15 Nisan 2016 Cuma

127 HOURS (127 SAAT)


Yeni bir yabancı sinema ile karşınızdayız. 2010 yapımlı filmimizin adı 127 HOURS yani 127 SAAT. Film, gerçekte yaşanmış bir öykünün kameraya alınmış halidir.




Ana karakterimiz bir dağcıdır. Bir gün kimseye haber vermeden -yıl 2003- bir kanyona gider. Bisikletiyle gezdikten sonra bisikletini bir ağacın gövdesine bağlayıp yürümeye başlar. İki genç kadın görür. Bunlara seslenir. Kadınlar kaybolmuştur. Onlara gidecekleri yere kadar eşlik eder.


Kadınlardan ayrıldıktan sonra yürümeye devam eder. Kanyonun dar yerlerinden geçerken birden bir kaya olduğu yerden kayar ve dağcımızın elini, kanyonun duvarları ile arasına sıkıştırır.



Eşyalarını, elinin üstüne düşen kayanın üst yüzeyine serer ve ne yapabilceğini düşünmeye başlar.


Kendi bireysel gücü ile kayayı hareket ettirmeye çalışır fakat başaramaz.

  
5 gün boyunca kayayı hareket ettirme çabalarına devam eder. Sonunda suyu ve gücü biter.

Kolunu kırar. Daha sonra turnike yapıp kolunu kesmeye başlar. 


İyice büyük bir kesik olan fotoğrafı koymadım. Eğer merak ediyorsanız internetten bakabilirsiniz ama kan ile aranız bozuksa filmi hiç izlemeyin.


Kolunu kestikten sonra oradan çıkıp su kaynağı bulur. Sonra bir aileye, ondan sonra başka dağcılara rastlar. Onlardan yardım alır. Sonra helikopter ile yaşadığı eyalete geri döner. Evlenir ve çocuk sahibi olur.


Kısa bir bölüm oldu. Zaten film de kısa. Bir buçuk saat küsüratında. İzleminizi öneririm. Ama tekrar söylüyorum, kandan tiksiniyorsanız izlemeyin. Film 16 yaş üstü diye geçiyor. Ama bu sınır kan sahneleri yüzünden gelmiş olmalı. 

Filmden bazı fotoğraflar...









4 Mart 2016 Cuma

HANSEL ve GRETEL:CADI AVCILARI

Az önce izlemeyi bitirdiğim filmi sizlere tanıtmaktan gurur duyuyorum ^_^. 


Gerçekten çok etkileyici değiller mi?

Filmin bildiğimiz HANSEL ve GRETEL masalı gibi olduğunu düşünüyorsunuz değil mi? Konu aynı ama çok farklı bir şekilde işlenmiş. Oyuncular insan. 

Hansel ve Gretel'in anneleri iyi (beyaz) bir cadıdır. Ama çok güçlüdür. Kötü cadılar için çok çok güçlü ve tehlikelidir. Bu yüzden anne, çocuklarını ormana götürmesini söyler kocasına. Kocası, çocukları ormana bırakıp geri gelir. Geldiği zaman ise, karısı yakılıyodur, kendisini de asarlar. Bu yanma ve asılma kısımları filmin son taraflarına doğru gösterilir.


Ormanda gezinen iki küçük çocuk bir ev bulurlar, hikayedeki gibi. Ev şekerdendir. Girerler. İçeride onları bir cadı beklemekdedir. Cadıyı birlikte fırına atıp yakarlar. Bu arada cadı Hansel'e (erkek olan) bir şeker yedirir ve Hansel şeker hastası olur. Büyüdüğü zaman bir ilaca bağlı kalır hastalığı yüzünden. Bu ilacını almassa ölebilir.

Büyürler ve cadı avcısı olurlar. Bir kasabaya giderler ve şerif bu durumdan hoşnut değildir. 


Yukarıdaki fotoğraf şeker evin  fotoğrafı. 


Aslında bu filmi size diğerleri gibi uzunca anlatmıyacağım. İzleyin ve görün. Sadece uyarım, kandan irkiyorsanız kesinlikle uzak durun. 7 yaşından küçüklerle de pek izlemenizi önermem ama o kadar korkunç değil. İzlerken su da içmeyin ^_^.

Filmi kesinlikle izlemelisiniz... Adından dolayı ön yargılı olmayın ve bu macerayı siz de tadın.

17 Ocak 2016 Pazar

GHAJİNİ


Kandan veya kavgadan korkan, ürken biriyseniz şiddetle uzak durmanızı tavsiye ederim. Aslında filmimiz gerçekten harika bir film. Bu sefer de Hindistandan geliyorum (^_^). Aamir Khan filmi. 

Ben 2 kuzenim ile birlikte izliyordum. Birisi kanlı şeyleri falan hiç sevmediği için filmin bir çok bölümünde gözünü kapamak zorunda kaldı.

Konuya dönelim. Aşkın Gökyüzü gibi filmin başında geleceği veriyor. Sonra eskiye dönülüyor. Tekrar geleceğe dönülüyor. 

Bu arada bu film de 16 yaş üstüymüş. Eee ben izledim. Demek kuzenimin etkilenmesi normalmiş. Ama kandan etkilenmeyen biriyseniz hiç bir +16'lığı yok.

Neyse. Aamir Khan bu filmde Sanjay Singhania olarak bizlerle buluşuyor. Sanjay eski tarihte çok ama çok ünlü bir iş adamı. Bir gün hayatına bir kız giriyor, Kalpana. Gerçekten çok iyi kalpli, yaramaz bir kız. Sanjay, Kalpana'yı ilk, engelli öğrencilere yardım ederken görüyor ve aşık oluyor. 

Bir şekilde tanışıyorlar. Ama gerçekten komik bir hava katıyor bu çift filme. Taa ki o güne kadar.

Kalpana, trenle bir yere gider. Trende tek başınayken koltuğun altından hıçkırık sesleri duyar. Eğilir ve bir kız çocuğu görür. Kızı çıkarır ve olanları sorar. Kız, kaçırılmaktan son anda kurtulduğunu, yandaki vagonda adamların arkadaşlarını bir yere götürdüğünü söyler. Kalpana bir şekilde bütün kızları kurtarır ve yurtlarına götürür. 

Evine gider. Evde bir telefon alır. Yurt görevlisi ona arıyordur. Ona kurtardığı kızları kaçırmaya çalışan adamların planını duyduğunu, Kalpana'yı evde beklediklerini, onu öldüreceklerini ve evine aslı gitmemesini söyler. Kalpana şaşırır ve korkar. Etrafına bakınır. Ve saklanan adamların gölgelerini görür.


Unuttuğum bir yer. İkisi sevgili iken -aslında şuan kaldığım yerde de sevgililer- Sanjay, Kalpana'ya ev alır. Adamların geldiği ev de budur. Eve ilk ayak basmalarını Kalpana kaydetmek ister ve beton gibi bir şey getirir. Ona ayak basarak eve ilk birlikte girerler. 

Dönelim. Birden elektrikler kesilir. Kalpana hemen saklanır. Elektrikler gelince Kalpana'yı bulamazlar. Evi aramaya başlarlar. Kalpana, Sanjay'ı arar. Ancak Sanjay, Kalpana'nın binasındadır. Ve telefonunu arabasında unutur. Asansördeyken geri döner ve telefonunu alır. Kalpana'nın aramalarını görür ve geri arar. Telefon çalış sesini duyan çete, Kalpana'nın yerini bulur ve çıkartırlar.

Sanjay kapıya gelir ve kapıyı çalar, çalar açılmaz. Sonunda açılır kapı. Karşıdan Kalpana'yı görür Sanjay. Yanına gider. Tam sarılırken Kalpana'nın sırtına saplanmış olan bıçağı fark eder. Adamlar çıkar ve Sanjay'ı çeker. Her ne kadar ayrılmak istemeseler de zorla ayırırlar. Kalpana bıçak yüzünden yere yığılır. Sanjay'a da bir şey ile vuruyorlardı galiba.

İkisi birbirlerine bakarlar. Sonra çetenin pis başkanı GHAJİNİ değişik biçimli bir demirle 'önce' Kalpana'nın başına vurur. Önce vurmasının amacı, Sanjay'ın Kalpana'yı ölürken görmesini sağlamaktır. Sonra gider aynı şeyle Sanjay'a da vurur.


Kalpana ölür. Sanjay ölmez. Ama her 15 dakikada bir havızasını kaybeder. Bu yüzden her şeyin ya fotoğrafını çeker ya da notunu alır. 

Sanjay, Kalpana katledilmeden önceki gibi değildir. Hırçınlaşır ve intikam peşindedir. Ghajini'den intikamını alacaktır. Zaten kafasında demir izi vardır.

Bir dizi olay olur. Sonda, filmin başındaki tıp öğrencisiyle tanışırlar. Bu kız Sanjay'a yardım eder ve Ghajini'yi bulurlar.


Sanjay, bütün önüne çıkan korumaları alt eder ve Ghajini ile teke tek kalırlar. Bir de tıp öğrencisi kızımız. 


Size pis Ghajini'yi göstermeden edemiycem. Çok çirkin değil mi?

Dönelim kaldığımız yere. Dövüşürken Ghajini, sivri bir demir bulur ve Sanjay'a atar. Sanjay'ın vucüdüna girer bu demir. Ama Sanjay, demiri elleriyle çıkarır ve etrafa atar. Koşar ve Ghajini'yi yere serer. 


Sanjay, Ghajini'nin sevgilisini öldürdüğü gibi bir demir bulur ve aynı şekilde Ghajini'yi yeryüzünden siler. Yani öldürür.

Finali de, Sanjay iyileşir. Kalpana'nın kurtardağı çocukların yanına giderler, tıp öğrencisi kız ile. Kız, Sanjay'a, Kalpana ile eve ilk giriş ayak izlerinin olduğu betonumsu şeyi verir. Film burada biter.

2008, Hindistan yapımlı film 3 saati geçiktir. Zaten Hint dizi ve filmleri uzun olur. Yine tam tadı verememiş olabilirim ama gerçekten çok güzel ve duygusal. Ben bunda da ağlamıştım.

Bölümümüz burada bitiyor. Diğer filmde görüşmek üzere.

15 Ocak 2016 Cuma

SKY OF LOVE (AŞKIN GÖKYÜZÜ)


                  Yine yabancı bir film ile karşınızdayım. Bu sefer uzak doğuya gidiyoruz. Bildiğim kadarıyla Japon filmi olan Sky Of Love yani Aşkın Gökyüzü'nü bugün masaya sereceğiz. 

                  2008 yapımlı ve Japon filmi olmasına rağmen süper bir film. O kadar duygusal ki ben izlerken hüngür hüngür ağlamıştım, gerçekten.

                  Biraz yarım yamalak bir anlatımla karşı karşıya kalırsanız lütfen kusura bakmayın, bu filmi yaz tatilinde izlemiştim.

                  Ana karakterimiz Mika, liseli bir kızdır. Filmimizin ilk dakikalarında geleceği gösterir. Sonra olanları anlarız yani eski tarihe döner. Eski tarihden anlatmaya başlıyacağım.

                   Mika, okulda telefonunu kaybeder. Sonra her yeri arar ve telefonu kütüphanede çalarken bulur. Gidip açtığında, arkadaşı zanneder ama o değildir. Arayan kişi Hiro'dur. Hiro, adını "Bir sır" diye verir başlarda. Ve telefonu bulup içindeki bütün numaraları silmiştir. Sonra kütüphaneye koymuştur.

                   Bir kaç hafta boyunca ikisinin arasında gizliden gizliye bir bağ oluşmaya başlamıştır. Bu bağ nasıl oluştu derseniz, sadece telefonla konuşarak. Nasıl yani, derseniz; ikisi ilk günden beri sürekli konuşmaya başlarlar. Hatta bir gün geceden sabaha kadar konuşurlar. Sonra hatıra fotoğrafı olarak bir uçağın izini çekerler.

                    Bir dizi olay sonrası ikisi buluşurlar. Ama Mika korkar ve kaçar. Sonra olaylar olur.

                    İkisi git gide ısınırlar birbirlerine. 

                            Bir buluşmaya giderken Hiro, geç kalır ve filmin hüzünlü tarafları başlar. Mika'yı yakalayan serseriler Mika'ya buraya yazılamayacak bir şey yaparlar. Hiro, bunu yaptıranı bulur. Bunu yaptıran Hiro'nun eski sevgilisidir. Hiro'nun ablası kızın saçlarını keser.

                    Mika hastaneye gider ve neyseki hamile değildir. 

                     Hiro, Mika'yı istemeye gitmek için sarı şaçlarını kahverengine boyatır. Sonra Mika'yı ister. Verilip verilmediği de sır kalsın.

                    

                     Yukarıdaki fotoğrafda çiftimizi görüyorsunuz. Ama isteme yerleri geçmemiş hali.

                     Biraz ileride Mika, Hiro'dan hamile kalır. Hamilelik döneminde Hiro, okuldan ayrılır. Bunu Mika'dan bilen eski sevgili, Mika'yı yere doğru iter. Mika yere düşer. O farketmez ama bebeği de o an düşer.

                     Mika ve Hiro, karlı bir gün, dışarıda gezerken Mika'nın karnına sancılar girer. Hastaneye gittiklerinde bebeği alırlar. Ondan sonra ikilimizin arası açıldıkça açılır. Aslında birbirlerini hala severler ve Mika hala mücadele verir. Bu arada bebek düşünce Mika gerçekten çok üzülür.

                     Araları açılmadan önce bir söz vermişlerdi, her yıl bebeklerinin ölüm yıl dönümünde, belirlediklere gidip oraya hediye koymak. İkisi de her yıl gitti.

                     Ama bir yıl, Mika oraya gittiğinde Hiro'nun arkadaşı vardı. Olanları sorunca dayanamayan arkadaş, Hiro'nun kanser olduğunu, durumunun çok kötü olduğunu ve bu hediyelerden Hiro'nun ona bir sürü bıraktığını söyler. Bunun üzerine Mika okulu bırakır ve Hiro'nun yanına gider. İkisi barışırlar hatta evlenirler. Ama Hiro, hastaneye bağlı yaşar.

         

                      Bu arada Hiro, arkadaşını göndermeden önceki yıl oraya kendisi gider ve Mika ile karşılaşırlar. O zaman başında bere vardır. Mika'ya yeni tarzı olduğunu söyler fakat saçları dökülmüştür.

                      Hiro bir gün çok kötü olur. O an Mika, fotoğraflarını bastırmaya gider. Yolda, telefonlardan görüntülü olarak vedalaşan çiftin iki üyesi de çok ağlarlar. (Orda kopmuştu yaşlarım) Hiro, Mika'dan son bir şey istemişti: gülümsemesini.

                      Mika yalnız kalmıştı. Hiro ölmüştü. Mika, Hiro ile evlendikleri yere gidip intihara kalkıştı. Ancak intihar etmek istediği köprünün altından birden kuşlar çıkıp onun atlamasına izin vermediler. Sonra Mika gökyüzüne baktı.

                     Filmin başındaki yere geliniyor sonra. Orda Mika, trenle bir yere gidiyor. Tren garında biri ile konuşuyor. Sonra trene biniyor. Gökyüzüne bakıyor. Elinde de Hiro ile fotoğrafları vardı galiba.

                      Film burada bitiyor. Bunda mı ağladın, derseniz evet bunda ağladım. Ben anlatamadım. Ama gerçekten izlemek çok ayrı. Kötü sonla biten nadir filmlerden biri. Kötü sonla bittiği için ağladım zaten.

                     Filmden bulabildiğimce fotolar:





14 Ocak 2016 Perşembe

DİVERGENT (UYUMSUZ)


                    2014 yapımlı Divergent yani Uyumsuz ile karşınızdayım. Film 12 yaş üstü diye geçiyor ama yaş sınırının en fazla 7 olabileceği bir film bence. Kötü demiyorum. Gerçekten ilk izleyişte kendine hayran bırakan bir film. Ama +12 biraz fazla bence. 

                     Filme dönelim. Toplum, çıkan savaşlar ve anlaşmazlıklar sonucu 5 ayrı gruba ayrılıyor. Her 16 yaşına gelen bir birey bu 5 gruptan birini seçmek zorunda. Ana karakterimiz Shailene Woodley filmdeki adıyla Beatrice, 16 yaşında bir genç kızdır. 

                    Bireyler, serum yardımıyla zihinlerinin okunduğu bir teste girerler. Test yardımcılarından aldıkları bilgeler doğrultusunda ya da istekler doğrultusunda, 1 hafta sonra seçimlerini yaparlar. Bu 1 hafta onların düşünme süreleridir.

                     Bu seçimi yaparken gerçekten çok dikkatli olmaları gerekiyor. Çünkü seçtikleri grubu bırakamıyorlar. Seçtikleri grupları bıraktıklarında ailelerinin yanlarına dönemezler çünkü yasak. Ancak grup içi sıralamalarda, sıraları sınırın altına düşerse 'evsizler'in arasına atılırlar.

                     Baetrice, az ileriki bölümlerdeki adıyla Tris, cesurluğu seçer.


                      Zor bir giriş sonucu karargaha ulaşırlar ve hepsini ölüme kadar götürebilcek olan bu yolculuk başlar.


                        Karargaha ilk girdiğinde Tris, Four adlı bir adamla tanışır ve aralarında bir bağ oluşur.


                         Sanırım bu kadar yeter. Eğer bilim kurgu, macera, biraz da aşk istiyorsanız bu film tam da size göre...

13 Ocak 2016 Çarşamba

DELİHA

Deliha filmi, saf, temiz kalpli ve deli dolu olan Zeliha'nın hayatını anlatıyor. Bir gün arkadaşlarını da alarak fal baktırmaya giden Zeliha, falında çıkanlara göre hayatının aşkını çok yakında bulacaktır. Fakat bu bir fal bildiğiniz gibi ama Zeliha kendisini çok kaptırır ve hayatı bunun üzerine kurulu duruma gelir. Bu sırada mahalleye yeni bir fotoğrafçı dükkanı açılıyor. Dükkanın sahipleri ise gerçekten çok yakışıklı olan Şirinceli Cemil ve kardeşi Cemal'dir.

Deliha falında çıkanların gerçek olabilmesi için 10 saniyede merdivenleri inmelidir ve hayatının aşkını ancak bu şekilde bulabileceğine inanmaktadır. Bunun üzerine mahallelinin diline Deliha lakabı ile düşmüş kadın hızlı bir şekilde merdivenleri inerek yeni açılan dükkana dalar ve olaylar gelişmeye başlar...


Deliha filminin yönetmenliğini Hakan Algül üstlenmiştir ve başrol oyuncusu Yalan Dünya dizisi ile ünlenmiş olan Gupse Özay'dır. Hakan Algül'ün yapımcılığını da yapmış olduğu bu film, bir komedi türüdür.

6 Ocak 2016 Çarşamba

AÇLIK OYUNLARI




Açlık Oyunları, her mıntıkadan (bölgeden) 12 ila 18 yaşları arasında 1 kız ve 1 erkek çocuklarının seçilip büyük bir arenaya gönderildikleri ve orada oynadıkları ölüm oyunudur.
Katniss Everdeen, 12 yaşında olan kardeşi Primrose Everdeen'in yerine gönüllü olup bir ilk yaşatmıştı. Yine aynı mıntıkadan fırıncının oğlu Peeta Mellark seçilip 12. mıntıkanın haraçları olarak ölüm oyununa gönderilmeyi hazır bekliyorlardı. İkili Capitol'e geldiklerinde 2 ya da 3 günlüğüne bir otelde kalacaklardı. Bu süreleri bittiği zaman atların üzerinde Başkan Snow'un karşısına çıkacaklardı. Ve bomba o zaman patladı. ALEVLERİN İÇİNDEKİ KIZ. 

Arenaya vardıkları yer bir tür ormandı. 1 gün sonra diğer mıntıkadan Rue adında bir kız Katniss'e yardım etti. Katniss'i öldürmek isteyen düşmanlar için bir arı kovanı vardı ve bu kovan Katniss'in kurtulmasına yardım etti.

Yine o gün Katniss ile Rue bir iletişim yolu bulmuşlardı. Islık. Katniss, düşmanlarının erzaklarını yok etmek için gitmişti. Geri döndüğünde ise Rue'nun çığlıklarını duymuştu. Hemen gelip Rue'yu kurtardı. Ama o sırada bir olay oldu. Rue tam kalbinin ortasından ok yemişti. Katniss ise bu oku atanı hemen öldürmüştü. Rue yavaş yavaş ağlamaya başlamıştı. Katniss'tan kendisine bir şarkı söylemesini istemişti. Rue ölmeye başlıyordu. Gökyüzü bulanıklaşıyordu. Rue sonsuzluğa gözlerini kapattığında Katniss onun bulunduğu yeri çiçeklerle kapladı.

Katniss mıntıkalar için ayrı ayrı bırakılan torbaları aldı. Ama tam dönecekken bir düşman tarafından öldürülmeye çalışıldı. Ama Rue ile aynı mıntıkadan olan bir erkek Katniss'i kurtardı.

Sonrasını da artık izleyin. Ben yeterince anlattığımı düşünüyorum. Ateşi Yakalamak da aynı bunun gibi. Alaycı Kuş'a zaten laf yok...